Kayıtlar

Şaka değil, BATIYORUZ.

Resim
Bu gün 7 gazete çıkmadı. Çünkü dolar kuru kağıt fiyatlarını etkiledi. Dün gece şarbon hastalığının yeniden hortladığına şahit olduk. Çünkü hayvancılık göz göre göre bitirildi. Bu gün bir çuval unun 95 TL'den 175 TL'ye yükseldiği haberlerini gördük. Çünkü tarım politikamız yok. Yerli tohumlarımızı kullanmamız bile engellendi. ( Ayrıntılı öğrenmek isteyenler, Soner Yalçın'ın Saklı Seçilmişler Kitabı'nı okuyabilirler) Okul malzemeleri zamlandı. Çünkü çoğu ithal. Besin maddeleri; sebze, meyve, süt ve süt ürünleri, yumurta el yakıyor. Doğalgaz, elektrik, benzin zamlarını artık yazmak bile gelmiyor içimden. Çünkü enerji politikası da yok. Bir AVM'ye haciz geldiğini de gördük. Yürüyen merdivenleri ve güvenlik cihazları söküldü. Çünkü AVM'ler de batıyor. Müteahhitlerin projelerinin battığı haberleri de gözümüze çarpıyor sık sık. Çünkü 3.5 milyon ev fazlası var ve insanlar da ekonomik çöküş. İmam Hatip mezunlarının çoğunluğu üniversiye giremedi. Çünkü

ERKEN SEÇİMİN ALAMETİ FARİKASINI ANLADINIZ MI?

Resim
" Madem işler yolunda, o zaman neden erken seçime gidiyoruz. " dedik. " Madem işler erken seçime gidecek kadar kötü, o zaman neden tekrar RTE'ye oy verelim? " dedik. Halbuki amaçları daha beter olmadan biz koltuğu garanti edelim hamlesi idi bu erken seçim. Tüm uyarılara rağmen, anlamadınız, üstüne seçimleri kazanınca sanki biz düşmanmışız gibi amacımız sadece Türkiye'nin iyiliği iken " NASIL KOYDUK AMA " dediniz? Bakın bakalım kim kime koymuş? Görüyorsunuz, anlatmaya gerek yok. Koyulan TÜRKİYE!!! Yani sen, ben ayrımı olmadan, ülkemiz ekonomisi ile geçinen, ülkemizde yaşayan vatandaşlarımızın tamamı, maalesef. Sonra başınız sıkışınca hepimiz " AYNI GEMİDEYİZ !!!!". Doğru, aynı gemideyiz ama biz söylemiştik. Hem de defalarca... şimdi kim bunlara sebep olduysa hesabını da bir zahmet onlar vermeli. Türkiye, cumhuriyet tarihinin 1958'den sonra 2. en büyük devalüasyonunu yaşıyor ve daha nereye kadar gideceği b

Sıkı Tutunun... Ekonomimiz Çöküyor!

Resim
Para mız bugünlerde çok ciddi kayıplar yaşıyor. Türk Lirası para pul olmuş dediğimiz kadar değer kaybediyor. Bu yazıyı yazarken bile çöküş devam ediyor. Bu yazıyı yazdığım gün Dolar 4.47, Euro ise 5,29 TL sevilerine kadar çıktı.  Bu yazımda bugün gazetede okuduğum bir haberi ele almak istedim. Haberin konusu Bulgaristan Levası . Sakın Bulgaristan'ı küçümsediğim düşünülmesin ama paramızın daha değerli olduğu, genel tabirle "Bulgaristan Bile" ekonomi ve nüfus anlamında üstün olduğumuzu varsaydığımız ülkenin para birimi Leva 2002'de 0,63 TL'ye denk geliyor iken bugün 2,73 TL'ye denk geliyor. Yani arada 4,2 kat fark var. Yani paramız 2002'den bu yana 4 kat değer kaybetmiş. 4 kat küçüldük anlayacağınız. Hani ekonomi bakanı Nihat Zeybekçi Doların yükselişi hakkında diyor ya; " bunlar spekülatif hareketler " diye, işte bu sadece dış mihraklar tarafından dolar karşısında değer kaybediş değil. Tüm dünya para birimleri karşısında ciddi bir çöküş

Recep Tayyip Erdoğan'ın Diploması Sahte - Cumhurbaşkanlığı Geçersiz

Resim
Diploma meselesinin önemi büyük. Çünkü diploması yoksa, cumhurbaşkanlığı düşer, hatta düşmekle kalmaz, hiç cumhurbaşkanı olmamış kabul edilir. Attığı her imza geçersiz olur, yaptığı tüm atamalar düşer, hatta onayladığı hükümet bile otomatikman düşer. Dokunulmazlığı kalkar. Silivri’yi boylar! O kadar kritik bir konu yani. İlkokul İsterseniz Tayyip Erdoğan’ın eğitim hayatına daha yakından bir göz atalım. 26 Şubat 1954 doğumlu. Kasımpaşa Piyale Paşa İlkokulu’nu 1965’te bitirmiş. İlkokul Eylül ayında başlar. Yani 6 yaşında okula başlamış olsa 1960 yılının Eylül ayında ilkokula kayıt yaptırır. 1960-61, 1961-62, 1962-63, 1963-64, 1964-65 dönemlerinde okula devam eder. Kayıpsız bir şekilde mezun olur. Hiç belli etmiyor deseniz de demek ki ilkokul diploması var! Ortaokul-Lise 1965’te ilkokulu bitirdikten sonra İstanbul İmam Hatip Lisesi’ne giriyor. O yıllarda orta kısım 4 yıl, lise kısmı ise 3 yıl, toplamda 7 yıllık eğitim veriyor. 1965-66, 1966

Dolar / Euro artsa ne olur? Bize ne Dolar'dan? Bize ne Euro'dan?

Resim
Büyük endişe içerisindeyim. Neden derseniz Dolar, Euro gibi küresel önem taşıyan para birimleri karşısında Türk Lirası bir kaç saatte bile %1den fazla değer kaybetti. Gün, ay, yılı söylemiyorum bile. Şu iki tablo 6 senedir Dolar ve Euronun ne kadar değer kazandığını veya Türk Lirasının ne kadar değer kaybettiğini gösteriyor.  Bugün bu yazıyı yazdığım anda Dolar: 4,16 ve Euro: 5,15 ve Altın 180 TL/Gr. Ekonomi bakanı çıkmış "bu kurlar gerçeği yansıtmıyor" diyor. İyi de kardeşim, biz döviz bürosuna gittiğimizde "bu kur gerçek değil sen bana bunu 3 liradan boz" gibi bir şey söyleyebiliyor muyuz? Veya bir bankaya gittiğimizde... Bir de sanırım troll veya gerçekten ahmak bir güruh var. Onlarda şöyle diyor: Kardeşim bana ne Dolardan? Euro'dan? Biz ekmeğimizi evelallah Türk lirası ile alıyoruz. Neden bu kadar büyütüyorsunuz kardeşim" diyor. Bu tür yarım akıllı canlılar yüzünden memleketimiz her geçen gün daha kötüye gidiyor. Bunu anlatma

Paramızdan 6 Sıfır Atılınca Ne Oldu?

Resim
Bugünlerde yine malum dövizin yukarı doğru hareketlenmesi ile politikacıların ekonomik söylemleri de baş gösterdi. Ancak diplomasız (veya sahte diplomalı) Cumhurbaşkanı bu ekonomik söylemlerde yeni bir çığır açtı ama kendi seviyesinde bir çığır oldu bu maalesef.  Ne dedi peki? Tam olarak Erdoğan: "Hatırlayın paramızda sıfırlar vardı değil mi? Tuvalete kaça giriyorduk. 1 milyon lira. Hatırlayın, ne günlerdi o günler ya. N'oldu, biz geldik, dedik bu altı sıfırı bir atın bakalım. Altı tane sıfırı attık. 1 milyonluk tuvalet 1 lira oldu." dedi. Bu resmen halkın aklı ile dalga geçmek değil midir? Kelime oyunları yapmaya gerek yok. 6 tane sıfır atmak paramıza değer katmaz. Şöyle basitçe bir örnek vermek gerekirse 2002'de Dolar kuru 1.350.000 Türk lirasına denk geliyordu. 6 tane sıfırı attığımızda 1.35 YTL oldu. Bugün yazıyı yazdığım tarih 28.03.2018 itibari ile dolar 4 TL. Yani eski 6 sıfır atılmamış olsa 4.000.000 TL olacaktı yani 4 milyon lira. Bıra

Resmi Polis Aracında Tecavüzcü Polis

Resim
Akıl tutulması yaşamadan geçirdiğimiz gün sayısı artık neredeyse yok gibi. Şaşkınlığımı, kızgınlığımı tarif edecek sözleri bulmakta zorlanıyorum artık. Kamu düzenini, huzur ve güvenliği sağlayan kolluk kuvveti ne mensup bir polis memuru nun yaptıkları ülkemizin ne hale geldiğini apaçık ortaya seriyor. 27 yaşındaki S.E. isimli polis memuru bir kadını resmi polis aracına alıyor, "evine bırakayım" diye kadını ıssız bir yere götürüyor ve araçtaki diğer polis memuruna "ben artık dayanamıyorum" diyerek arka tarafa geçip kadına tecavüz ediyor. Yanındaki diğer memur arkadaşı da bunlara tanık oluyor ve hiç bir şey yapmıyor. Vah ki ne vah!!! Üstüne üstlük bir de "mini etek giymişti, dayanamadım" diye savunma yapıyor. Olacak iş değil ama olmuş işte. Peki neden oluyor böyle olaylar? Neden her gün tecavüz, kadına şiddet gibi olaylar dur durak bilmeden sürekli yaşanıyor? Ben kendimce açıklamaya çalışayım. Bunun en önemli sebebi eğitimsizlik, yani cehalet. E